AYASOFYA : Kubbesini Melekler Taşıyan Mabet


      Ayasofya... 1500 yıllık mabet... Dünyada bu mabet kadar etkileyen bir yer olabilir mi insanı? Kim bilir?
       
      2 din... 2 peygamber... 2 imparatorluk... Ayasofya dünyada bu kavramların harmanlandığı nadir yerlerden biri olsa gerek. Bu harika yapıyı bir an önce görmelisiniz.Hayranlığımı bir yana bırakıp ne yapılır, nasıl gidilir gibi konulara yani sadede geleyim diyorum gelemiyorum.

      Tramvaydan Sultanahmet durağında iniyorsunuz. Zaten Ayasofya karşınızda. Önünde uzuuuuuuun bir turist kuyruğu var. Değer mi? Kesinlikle.  Ama bir müzekart ediniyorsunuz ve bedava giriyorsunuz.




        Ayasofya'nın sıkıcı bilgilerinden şu tarihte yapıldığından İçinde kaç sütun bulunduğundan, tavan yüksekliğinden falan bahsetmeyeceğim. Ayasofya'nın çok büyük bir aşkla inşa edildiğini biliyor muydunuz? İmparator Jüstinyen'in İsa'ya olan aşkından bahsetmiyorum... İmparatoriçe Teodora' ya olan aşkı :)


               
        Ayasofya'nın girişi




       Ayasofya'nın kubbesini dört büyük melek taşıyor. Ama bu melekler Cebrail, Azrail değil Serafim melekleri. Yani koruyucu melekler...  Görevleri Tanrılarının tahtını korumak. Tanrının tahtının ise gökyüzü olduğunu düşünüyorlar. Kubbe gökyüzünü temsil ediyor, melekler de kubbeyi koruyor.

Serafim melekleri








        Gelelim Ayasofya'nın hikayesine...
        Jüstinyen'le Kanuni'nin ortak bir yanı var : Halkın sevmediği kadınlara aşık olmaları... Teodora ve Hürrem ...  Teodora halktan gelme bir kadındı ve Jüstinyen'i adeta büyüledi. Halk Teodora'yı hiç benimsemedi ve ondan hep hafifmeşrep diye bahsettiler. jüstinyen zamanında iki sosyal grup vardı : Maviler ve Yeşiller. Şimdinin Galatasaray'ı ve Fenerbahçe'si gibi... Holigan tavırlar sergilemeleri nedeniyle Jüstinyen bu gruplardan 7 kişinin asılması emri verdi ve nasıl olduysa idamdan bir mavi ve bir yeşil kurtuldu. Maviler ve Yeşiller birleşerek imparatora karşı ayaklandılar. Her yerden ''Nika, Nika'' sesleri yükseliyordu. ( Görmüşüm gibi anlatıyorum. ) Şehri ateşe verdiler. Tek istekleri Jüstinyen'i tahttan indirmek...
       Jüstinyen bir gemi hazırlatarak kaçmaya kalktı. Ama karşısında büyük aşkını gördü. Teodora ''Kaçış bize ölüm kadar şeref getirmez. Erguvan rengi pelerinimden daha güzel bir kefen düşünemiyorum'' dedi ve kaçmaktan vazgeçtiler.
       Daha sonra Jüstinyen açıklama yapacağım diye halkı hipodroma çağırır. Gizlice kapıları kapattırır. Ve orada toplanan 30 bin kişilik grubu kadın çoluk çocuk demeden kılıçtan geçirtir... Ne kötü değil mi?
Vicdan azabı olarak İsa'larına bu tapınağı sunar. Yapımı 5 yılda tamamlanır...






             
   İmparatorların törenleri izledikleri yerden yani 2. kattan bakış...










    Aşağıdaki mozaikte Jüstinyen Hz. İsa'ya Ayasofya'yı sunuyor. Konstantin ise İstanbul'u...




Hakkındaki Efsaneler.....

* Justinyen'in karısı imparatoriçe Thedora , güzelliğinden başka bir şey düşünmeyen çok günahkar bir kadındı. Ölünce yılanların kendisini yiyeceklerinden çok korkuyordu. Bu nedenle kurşun bir lahit yaptırdı ve kilisenin büyük kapısı üzerine gömülmesini emretti. Ancak efsaneye göre iki yılan lahitte delikler açarak girdiler ve ceseti yediler. Şimdi Ayasofya'nın giriş kapısı üzerinde görünen delikler yılanların açtığı delikler olarak kabul edilir.

* Büyük kıble kapısının kanatlarının Nuh'un gemisinin tahtalarından yapıldığı bir diğer inanç.Eskiden deniz seferine çıkılmadan önce yolcular bu kapıya gelir , dua eder ve Hz. Nuh'tan yardım dilermiş.




     Veee aradan asırlar geçmesine rağmen kimseler bu genişlikte bir kubbe yapamadı. Ayasofya'dan sonra anca ancak üç yapı bu büyüklüğü aşabildi.

* Londra Aziz Paul Katedrali  *Roma Aziz Pier Katedrali  * Milano Duomo Katedrali

     Gidin görün derim bu güzel yeri... İçinde yürürken kendinizi o dönemlerde hissedin...

Sultanahmet Meydanı'nındaki diğer eserler için tıklayın

Örme Sütun & Dikilitaş
Yılanlı Sütun